ESKİ LÜKS MÜ, MODERN KOMPAKT MI?

Son zamanlarda araç almayı düşünen bir çok kişinin aklını kurcalayan bu konuda hangisi daha doğru? Eski lüks mü, yoksa yeni fakat kompakt boyutlar mı?

Fiyatlar çok arttı dediğimiz bir kaç yıl öncesinde bile günümüz fiyatlarından çok daha hesaplı rakamlar gördüğümüz otomotiv dünyasında ülkemizde “sıfır araç almak hayal” kalıbı gerçekten sizce de doğru mu? Bir kaç kez uzatılarak piyasayı canlandırması beklenen fakat, istenilen etkileşimin alınamadığı ÖTV kampanyası da bildiğiniz üzere geçtiğimiz haftalarda bitti. Kampanyanın ardından bir çok markanın fiyat listelerine o gün ulaşmak imkansızdı. Çünkü hepsi “fiyat listelerimiz güncellenmektedir.” mesajıyla ÖTV indiriminden sonrasına kendilerini hazırlıyorlardı. Kimi markalarda fiyatlar nispeten indirim öncesindeki gibi sabit kalırken, kimi markalarda ise yine küçük fiyat uçurumları oluşmuştu. Hatta öyle ki, bazı markalarda kompakt segment araçlar, ağabeyleri sayılabilecek D segmenti araçların fiyatlarını aşmıştı. Örneğin VW’nin Golf’ü, ağabeyi Passat’a göre bazı donanım seviyelerinde daha pahalıydı. Hal böyle olunca, ÖTV ile ilgili hükümet tarafından da bir açıklama gelmeyince bir çoğumuz otomobil almak niyeti ile ikinci el araçların yolunu tuttuk. Peki sorumuzu tekrar soralım o zaman, eski lüks mü, yeni kompakt mı?

Eski Lüksler:

Bir çok ikinci el otomobil satışı yapılabilen uygulamalarda muhakkak hepimizin denk geldiği bazı ilginç başlıklı eski lüks otomobil ilanları vardır. Bu ilanların bazılarında aracın model yılından ziyade, donanımı, (o yıllara göre, fakat bazı otomobillerde günümüz araçlarıyla da kıyas yapılır.) modern olup, günümüzde çok satan bazı kemikleşmiş modellerle kıyaslamalar yapılır. Örneğin, 15-16 yaşlarında E sınıfı veya daha yukarısı bir otomobil, fiyatlandırmada kıyas açısından günümüz süpermini modellerine atıfta bulunarak ilana koyulur. “Polo, Clio parasına X model konforu” Hal böyle olunca da bu durum, bir çoğumuzu düşündürmekte. Yılların verdiği bir miktar yorgunluk, ama bu paraya alınabilecek en konforlu otomobillerden birisi, veya en donanımlısı ya da en güçlüsü. Tüm bu kriterlerin dışında bir de marka algısını eklemek gerekiyor ki bu da en büyük etkenlerden.

Aynı paraya Premium denildiğinde akla ilk gelenlerden BMW, Mercedes, Audi, Volvo gibi markaların “yıllanmış” modellerini almak mümkün. Sonuçta günümüzde teknolojileşmeyi bir kenara bırakırsak, orta yaş üstü otomobil kullanıcılarının büyük bir çoğunluğu, bundan minimum 10-15 yıl öncesindeki premiumların çok daha kaliteli otomobiller olduğundan bahsediyor. Ceylan, yılan vb. gibi hayvanların derilerinden yapılmış koltuklar, ahşap, maun kaplamalar, neredeyse uçan halı efektli konfor ve dahası. İşte bunlar eski lükslerin başlıca öne çıkanları.

Yeni Kompaktlar:

Şimdi biraz günümüze gelelim. Henüz birkaç yaşında, bırakın 100 bin kilometreyi devirmeyi, poşetleri üzerinde duran bir “kompakt” boyutlarda bir otomobil düşünün. Hani şu eski lüks ilanlarında kıyaslanan modeller mesela. Sınıfsal anlamda onlardan çok daha basit, küçük fakat yeni. Bir çoğu yeni geliştirilmiş teknolojilerin ışığında üretildi ve verimlilik ön planda. Malum, eski lükslerin geliştirildiği yıllar emisyon normları bu kadar zorlayıcı değildi. Hal böyle olunca, şartlar zorlaşınca markalar hacim küçülttü. Eskiden belki de alay konusu olabilecek hacimdeki üniteler şu an bir çok kompakt modelin kaputu altına girdi. Turbonun etkisinin artmasıyla ve bazı yazılımsal teknolojilerle çok küçük hacimlerden çok daha fazla güçler alınabiliyor. Hatta kıyas yapmak gerekirse, eski bir premium düşünün. En az 2.0 litre hacme sahip, atmosferik. Güç aralığı da ortalama 140-150 beygir olsun. Şimdi günümüze gelelim. Hatta bundan neredeyse 10 yıl öncesine. Bu güç değerleri turboyla ve hacim küçültmeyle birlikte 1.4 litrelerden, 1.3 litrelerden alınabildi. Tabii, şunu da belirtmek gerekir ki, 10 yıl önce düşük hacimden alınan güç değeri ile günümüzde alınan değer arasında fark olmasa da, verimlilik konusunda oldukça fark var. Mesela yine Golf’ü düşünün. MK5 kasa Golf’ler 1.4 litrelik TSI’ı kullanan ilk Golf’tü. 140 beygirden, 170 beygirlik GT versiyonuna kadar güçlü TSI üniteleri de barındıran MK5’in bir de tüketim değerlerine bakalım. Neredeyse 10 litre! E iyi de, atmosferik 2.0 ünite de zaten 11-12 litre yakıyor kabaca değil mi? İllaki arada fark olacaktır fakat, bu küçük bir fark. Ama günümüzdeki teknolojiye bakalım. Aynı hacimdeki veya daha altındaki üniteler ile ortalama 6-7 litreler ile gezmek mümkün. Üstelik karma kullanımda. Ayrıca araçların barındırdığı güncel teknoloji de cabası. Özellikle bu fiyat karşılaştırmasında süpermini modelleri düşünürsek, seleflerine göre çok daha donanımlılar. Hatta şu an 8-10 yıllık C segment bir araç kullanıcısının aracından daha donanımlılar, hem de bir çoğu standart bir şekilde. Ama günümüzde artık otomobil üretmenin zorluğu, özellikle ham madde vb. konulardaki fiyatın artışı, üreticileri daha az değişikliğe ve tek düzeliğe itiyor. Bir çok süpermini kalitesini seleflerine göre güçlendirmiş olsa da, belli bir standardın üzerine çıkamıyor.

Peki Hangisi?

Gelelim esas sorumuza. Bir yanda güncel teknolojilerden bolca barındıran, sıfıra yakın, hatta sıfır, verimlilik ön planda olup, aynı zamanda güncel olmanın verdiği dirilikle seri süper miniler, diğer yanda ise belirli bir yaşa ulaşmış fakat, konforu bulutların üstü, işçilik ve malzeme kalitesi haleflerinden belki de daha iyi, büyük hacimli motorlara sahip premium otomobiller. İki taraf da aynı fiyat etiketine sahip. Bu zorlayıcı kararda seçiminiz ne olurdu?


Yorumlar

yorum

ESKİ LÜKS MÜ, MODERN KOMPAKT MI?

About The Author
- Daha küçük yaşlarında otomobillerin reklamlarıyla başlayan, logoları ezberleyerek devam eden serüveni, ayakları pedallara yetiştiği sıralar direksiyon başına geçmesiyle bir tutku haline dönüştü. Onlarca test yazısı okudu, fırsat bulduğu her otomobilin direksiyonuna geçti, deneyimleme şansını buldu. Hali hazırda Piri Reis Üniversitesi Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümü öğrencisi olan Doğan, Benzin Magazin ailesiyle tanışarak otomobillerle daha iç içe olmak ve kendini otomobiller konusunda geliştirmek için uzun yıllar Benzin Magazin ailesine ve sevenlerine faydalı olmayı amaçlıyor.